Perşembe, Nisan 28, 2011

Hizmette Sınır Yok

Konser ajandasını üşenmeyip güncelledim. Linkleri de hepten Biletix'e dayadım, güzel oldu. Sikleyenlerin dikkatine...

Bir de Hakkımda başlıklı bir sayfa açtım. Hemen yukardan erişime açık kendileri. Şimdilik doğum hikayem var sadece. İlerleyen zamanlarda bir otobiyografiye çeviririm belki. Ama belki, bak söz vermiyorum asljdkghaşskdg. Neyse, banko üşenip devam ettirmicem zaten. Adam olana çok bile.

Msn Kullanıcısı Olarak...

Evet, ben böyle bi insanım. Msn'e kendini ekleyen insanlar grubundan sıyrılıp hem kendimi ekleyip hem de kendime özel grup oluşturuyorum. Yıllardır böyle hatta. Bi de Alfabetik olarak üste çıkıcak bi grup oluşturmam hiç hee.. En üstte hep ben olurum. Neden? Hiç bi fikrim yok.

Pazar, Nisan 24, 2011

Kişi Başına Düşen Hastalık Sayısı

Kaç bilmiyorum ama benimki çok yüksek aslan parçaları. Hani beni vatandaşlıktan reddetseler, Türkiye genel seviyesinde şiddetli bi düşüş gerçekleşeceğine inanıyorum. Olm bi insan 2 haftada 1 grip mi olur amına koyim yaaa?! Yarattığın metabolizmaya sıçayım yarabbim ya, taşak mı geçiyosun? Gücün bana mı yetiyo tanrıııı!!!

Cuma, Nisan 22, 2011

Mim Var Dediler Geldik!

Lanet insan Girl With The Red Balloon mimlemiş. Duyularla ilgili best of işte. Ama ben napıyorum? Çükümün keyfine gidip sevmediklerimi yazıyorum. Ne kadar da asi ruhlu ve marjinalim dimi.. Şöyle süperim, böyle ultrayım. aljsdhgşlashdg.

En sevmediğim 3 görsel: Çirkin ve şekilsiz vücutlu bi kadın, temizlenmemekten mantara bağlamış tava/tencere, beyaz iç çamaşırı.

En sevmediğim 3 ses: Kuş sesleri, ince ve cırtlak (cırtlak mı denir?!) kadın sesi, tv ya da radyodaki parazit sesler.

En sevmediğim 3 tat: Mantar, kabak tatlısı, ucuz şarap.

En sevmediğim 3 koku: İçinde sakatat bulunan çorbalar, filtresi yanan sigara, duş almayan insan kokuları.

En sevmediğim 3 his: Erken boşalma, elektriklerin gitmesi, idrar yolları enfeksiyonu (sistit mi deniyodu?) sırasında işemeye gitmek..

Salı, Nisan 19, 2011

300 Blogspot'lu

Blogspot'taki hareketlenme gözümden kaçmadı değil. Erişim engeli sonrasında izlediğim bloglardaki yüksek günde yazılan yazı ortalaması düşüşü şimdilerde kendini standart seviyesine çekiyo. Buna sanırım bi ara kalkan engel (hala engelli mi lan acaba? dns kullanmak durumundayken anlamıyosun işte:/) ve dns ayarlarından artık herkesin haberi olması neden oldu heralde. Neyse amk ekonomi haberleri gibi oldu. Özetle, bu duruma kendimi baya sevinmiş gördüm. Bikaç blog sahibi de bahsetmiş. 300 Spartalı'nın blogspot şubesiyiz sanki amk yasak sırasında da burda bulunanlar olarak asldgjhajşsghl. Direniyoruz genjler, yasakları kırıcaz, haklı davamızı sonuna kadar savuncaz!!!11!!!!BİRBİR1!!

Pazar, Nisan 17, 2011

Facebook'un Genius Tavırları

Evet bugün bunu tescillemiş bulunmaktayım. Birkaç ay önce, bu hani "şunları tanıyosundur heralde" mantığında bi köşesi var ya. Heh orda, aylaaaar önce inci sözlük saldırıları için açtığım ve reel hesabımla hiçbir ortak arkadaş / ortak herhangi birşey bulundurmadığım hesabımı orda yayınladı. Böyle bi "olm IP denen bişey var bak, ayağını denk al. Zamanında oraya buraya saldırmışın arkadaşlarınla, bi ıslığıma bakar yakalatmam seni" havasında amk sanki. Tırsmadım değil hani.

2. olay ise bugün yaşandı. Dün tumblr buluşması vardı. Buluşmadan bahsetmicem zira başlı başına bi yazı konusu. Özetle, iyi ki masamda oturan insanlar vardı. Yoksa fena halde sıkılabilirdim. Neyse işte fotoğraflarımız falan çekildi ve çekenlerden birtanesi ile daha önce tanışmadığımızdan ötürü Facebook hesabımda yoktu. Tag'lenmiş olduğumdan ötürü ekliyim dedim ve bir de ne göreyim! Ne göreyim? Bunu:


Vay amınsikem yaa. Olm nerden anladın, napıyosun allasen? Niye bu kadar zekisin, ne lüzmu var? Arkadaş oldular de, geç. Ne kasıyosun?!?

Perşembe, Nisan 14, 2011

Şemsiyeler

Çok yorucular lan. Islanırım daha iyi...

(Şair burda şemsiyelere trip atıyor)

Çarşamba, Nisan 13, 2011

Orhan Baba (?!)

Az önce el sürçmesiyle cuk oturma arasında şöyle bir anı sahibi olduk:

Ben: Ne dinliyosun abi?
Girl With The Red Balloon: Orhan Bencegay.

Salı, Nisan 12, 2011

Thom Yorke Dansı

Sensörlü ışık bulunan tuvaletlerde, ışık söndükten sonra sensörün hareket algılaması için yapılan figürleri derleyerek bir dans türü keşfeden pek hürmetli Thom Yorke abimize burdan selamlarımızı iletiyoruz. In Thom We Yorke.

Pazar, Nisan 10, 2011

Erik

Fiyatları 300 TL'ye vardı. Yastıkaltı erikler piyasaya çıktı. Bunu fırsat bilen takı ve mücevherat üreten firmalardan ilginç dizaynlar ortaya konuldu. Buyrun "tek erik yüzük":

Not: Görsel şahsıma aittir. Çalmayın demiyorum, hobi olarak yine yapın.

Perşembe, Nisan 07, 2011

Bu Başlıkta Nefret Kusuyoruz

Be toynağını siktiğim büfecisi, kaynar çay satmanın mantığı nedir? Hele insanların genellikle ders/sınav aralarında iş yaptığı bi büfe işletiyosan? Tek yudumda dudak metabolizmamı nasıl siktiysen 5,5 saat oldu düzelmedi, hala bi yavşaklık var amınakiim.

Ve sen bilgisayar parçacısı! "Çift taraflı usb kablosu var mı?" soruma verdiğin "öyle bi kablo olamaz ki" cevabınla arkandan konuşmamı ve bilimum 1. dereceden akrabalarının kulaklarını çınlatmamı sağladın sıfatını siktiğim! Kabloların bulunduğu bölüme hiç mi girmedin? Benim 3 saniyede farkettiğim çift taraflı usb kablosunu sattığından haberdar olmamanı bi yana koyuyorum, 21. yüzyılda yıl olmuş 2011 amk, teknoloji diye bişey var, nasıl olmaz?!

Sıra sana geldi marketteki kasiyer hatun! O ne sıfat lan? Ben her markete girdiğimde senin suratını çekmek zorunda mıyım amk? Sanki zorla almak zorundaymışım havaları falan, noluyoruz?!

Son olarak, sen Çıkarımsal İstatistik dersi hocam! Kolay yapcam kolay yapcam diye mal mal kasıldın, tüm sınıfı döktün amk! Ne anladım bu işten? Millet yıllardır senin standart sınav tekniğin yüzünden seni tercih ediyo ders seçimlerinde. Yani teknik olarak zaten kolay geçilen bi hocasın. Neden yıllardır yürüdüğün yoldan saparsın?!?!

Hepinizin mahrem yerlerinize fog koyarım!

Pazartesi, Nisan 04, 2011

Göt Etmek

Bu yazımızda bir insan kendi kendini nasıl göt eder bunu inceleyeceğiz. Geçen gün gece saatlerinde mal mal siteler arası sörf yaparken bir arkadaşlık sitesinde (arkadaşlık sitesi ne demek amk?!) bi hatuna rastladım. Profil fotosunda memelere kadar sıyrılmış tişört, boylu boyunca açık göbek ve alt tarafta 3te 2si gözükcek şekilde aşağı sıyrılmış bir etek ya da pantalon. Tabii ki bu tür davranışlara alışığız. Çok da takdir ettiğim davranışlar. Ama karının popülaritesi uçmuş arkadaş. Hayır suratı falan da var fotolarında, o suratı gördükten sonra "duvarı sikerim daha iyi" demeniz kaçınılmaz. Ben de hadi şuna mesaj atıp ağzına sıçayım diyip tıkladım. Site ağır işlediğinden o sırada açılmadı mesaj zımbırtısı. 3-5 defa daha tıkladım, neyse ki açıldı. Tam "Şu vücudunu sergilediğin fotonun etkisini arttırmak istiyosan, rica ediyorum suratının fotosunu kaldır. İnsanlar tam elini sikine atmışken, 31 çekmeye tövbe ettirme, rica ediyorum" diye mesajı yazdım, gönderiyodum kiiiii bi mesaj geldi. Hadi önce mesajımı okuyayım sonra atarım dedim ve mesaj kutumu açtım. Amını yiyim, mesaj atıcağım hatun bana mesaj atmış! "Oha amk, hissettin mi lan kevaşe" diye içimden geçirip tıkladım mesaja. Aynen şöyle "umarım kabalık olarak algılamazsın ama arkadaş taleplerini kabul etmiyorum, sorry". O ne demek lan? Ne arkadaşlık talebi derkeeeeeen başımdan aşağıya kaynar sular döküldü amk. Site ağır diye oraya buraya tıklarken karıya arkadaşlık talebi göndermişim... Gel de at sonra o mesajı amk. Kedi uzanamadığı ciğere mundar dermiş gibi. Böyle de kendimi anında göt ederim! Hiç acımam! Bu da böyle bi anımdı. Sağlıcakla...

Cumartesi, Nisan 02, 2011

Bulamadım

* Çok farklı tellerden çalcağımı hissettiğimde yazıma başlık bulmakta çok zorluk çekiyorum, öyle böyle değil...

* Çok zor, stresli ve sinir bozucu bi dönem atlattım. Ama atlattık ya, çekilen her dert dolu saniyeye değer sanırım. Neyse burda ciddi meselelerden, hele böyle bi konudan, bahsetmek olmaz, es geçiyorum.

* Bursa'da, Beşevler'deki Bursaray (bkz. böyle metro-tramvay arası bi toplu taşıma aracı) durağının üst kısmında, bir trafonun duvarlarına "Buna Gerek War Mı?" yazısıyla 3-4 tane Banksy graffitisi yapılmış. Çok şaşırdım. Sizin de ne kadar şaşırdığınızı gözlerinizden okur gibiyim. Evet, evet. Şaşırdınız ama farkında değilisiniz.

* Inception muhabbetini en iyi özetleyen cümleyi şu olarak seçtim (sanırım Sezyum söylemişti, yamuluyor olabilirim): Mektup, mektup içinde, mektup zarfın içinde.

* Şu sıralar klasik müzikte yazılmış eserleri (L. V. Beethoven - Moonlight Sonata mesela, ki taparım!) ve bazı ünlü şarkıları (Michael Jackson - Smooth Criminal.. Pixies - Where is My Mind gibi gibi) lounge müzik janrısı altındaki cover'larına taktım. Çok iyi şeyler çıkmış olduğunu gördüm. Bulabilirseniz, ki sanmıyorum, dinleyin:D Hadi bi güzellik yaparım, tumblr'ımda yayınladığım Smooth Criminal coverının linkini vereyim: Buyur.

* Bobiler'de şunu buldum, layıkıyla yarıldım :D


* Tam mangal mevsimi geldi diye sevinirken, havalar göt dondurma kıvamına geldi. Mart, son gününde yaptı yapıcağını :/

* Super Mario, 1981 yapımıymış amk. Yuh! Mario demişken:



* Fizy açılmış. Benim pek sikimde olmasa da belki seveniniz, duymamış olanınız vardır...

* Böyle mini mini, körpecik, ergencik kızlarımızın cool tripleri yok mu... Yerim la sizi :D Eve alıp besleyesim geliyo.

* 8 Nisan akşamı Kadıköy'de olur da "napsak lan?" derseniz, çok çok değerli dostlarım Ergün, Erdal, Barış O. ve Barış S.'in grubu olan "Buton"un sahnesini izlemenizi, dinlemenizi öneriyorum. Keşke İstanbul'da olaydım... Rock müzik severlerin dikkatine... Şurdan ayrıntılı bilgi alınıyomuş.