Önce Kazakistan maçı sonrasında, yurdum insanı Dünya Kupasını kaldırmışız edasında sevinirken, sen de o tatlı rehavete kapılıp (bkz. post ejaculation syndrome) "halkların kardeşliği" anatemalı bi açıklama yaptın. Bugünkü maçta da penaltı kaçırdın. Dostum... Bir Fenerbahçeli olarak seni hakkaten severdim, severim, büyük ihtimalle de seveceğim. Amma ve lakin, şuan "kim olmak istemezdiniz?" diye sorsalar, 1 saniye düşünmez senin ismini veririm. Çok büyük sıçtın. Geçmiş olsun. Teknik direktör Şenol Güneş falan olsa, banko bi sonraki kadroya alınmazdın lan :D Hayır bi de Türkiye'de oynadığın yıllarda her hafta, olmadı 2 haftada bir basınla papaz olup dururdun. Hiç mi aklına gelmedi papaz olduklarının yapıcağın herhangi bir siyasi açıklamaya karşı milleti galeyana getirip anana, bacına, Sinem'e sövdürceğini?
Şu futbolculardaki siyaset aşkına da anlam veremiyorum. Genelde siyasetle alakası olmayıp da siyaset yapanlar, halka yön vermek ya da bakış açısını genişletmek isteyenler sanatçılar olur. Ama bizim ülkede sanat siklenmediği için sanırım bu iş futbolculara (sporculara da değil, direk futbolcular) kalıyor. Çünkü ne zaman çok önemli bi galibiyet alsalar galibiyette en büyük pay sahibi olan maç sonrası röportajlarda siyaset yapıyor. Bak Hakan Şükür'e... Adam o kadar çok önemli galibiyet aldırdı ki sonunda milletvekili oldu amk. Torinolu Şaban mecliste ulan! Meclisinde zamanında efsaneleşmiş isimleri görmek isteyen tek ülkenin vatandaşı olmaktan ne kadar büyük gurur duysak az sanırım...
He bi de, zamanında Emre Belözoğlu penaltı atarken ıslıklanırdı. Önümüzdeki maçlarda Arda kullanırken tribünlerde Sinem Kobal'ın fotosu yapıştırılmış şişme bebeklerle cinsel ilişkiye girilmesini bekliyorum aksdgflkajsdhlkdg.