Pazar, Şubat 27, 2011

Nostalji Köşesi Vol. II BBG Edition

01 Murat

02 Melih***

03 Tarık

04 Melike

05 Esra

06 Hale

07 Semih

08 Eray***

09 Dilek

10 Hülya

11 Zeynep

12 Zeki***

13 Berra

14 Demircan

15 Sinan


Nostalji olsun dedim amk. Bazılarımızın "bunlar da kim yahu" (gerçi ben de 6-7'si dışındakileri zerre hatırlamıyorum amk) diye melül melül bakıcak olmasına karşın bi hatırlatma yapayım. Bunlar BBG (Biri Bizi Gözetliyor) evinin ilk dönem yarışmacıları. Sene kaçtı hiç hatırlamıyorum ama 2002'den sonra değildir heralde. Geçimlerini taksicilikten kazanan, full throttle aksiyon yaşanan, özel hayatları 7/24 kayıt altında tüm Türkiye'ye izlettirilen, öte yandan tüm Türkiye'nin "acaba ne zaman tokuşcaklar?" diye merakla beklediği, tamamen düzmece bir sistem içersinde akışının gerçekleştiği bir programdı. Özelliği ne derseniz, şuan hani o evlendirme programları başta olmak üzere ayıpladığınız ya da taşşak geçtiğiniz programların atası budur! Tahmin ettiğiniz üzere evde bir gruplanma vardı ve bu grupların bi başını 02 Melih (bkz. milyonların sevgilisi) diğer başını 08 Eray (bkz. motorcu asi filozof) çekerdi. Bu ikisi çok meşhurdu o dönemlerde. Bunların yanında Melih'in yazıldığı Hülya, albüm çıkaran Tarık, eğlenceli tavırlarıyla Murat ve Sinan da ünlenenler arasında idi. Finale Melih, Eray ve vasıfsız Zeki kaldı. Melih kazandı.

Ha bir de, bu kadar yarışmacıyı sayıp da Öykü ve Doğa Bey'in bir fotosunu yayınlamamak ayıp olurdu. Buyrun bu sunucu 2'linin fotosu ve 03 Tarık'ın evde ünlendirdiği, daha sonra çıkarttığı albümde de kullandığı Of Deli Gönül adlı şarkıyla veda ediyorum. Tüm yarışmacıları hatırlayanınız olursa çük hediye edicem. Hadi gömdüm.


Perşembe, Şubat 24, 2011

4 Alışkanlık Yapan Bir Rakamdır

Önce pek hürmetli insan Erkan adı arkadaşımın Facebook statüme yazdığı şu ilanla başlıyorum yazıma. Satılık "Kartal" ilanı:
"Sahibinden satılık tüplü Kartal. 1903 model, çok kullanılmış, 2 ileri 4 geri vitesli, önden arkadan yandan vuruğu var, beyaz renkli, camlarda siyah film var. Q7 arması, Ferrari vites topuzu takılmıstır. 8 kişi rahat biner. Sorun olursa 4'ü perşembe 4'ü pazar biner. Bir de İngiltere'de denedik, 8 kişi de binebildi." asşkdjglşasdglşhasdşlghşlasdhlg.

Sevgili dostum Emre'nin statüsünde şu var:
"Bi ara kartal'a binmek kıroluktu.Su aralar Kartal'a binmek moda oldu."

Şu posteri de sevgili Beşiktaş taraftarlarına duvarlarına assınlar diye yaptım asşldkglşasdhşglashdg.
Haftasonu M.P. Antalyaspor maçında da bu lanetin süreceğine, 4 atmanın bir gelenek haline geleceğine inanıyorum asdlkjghlasdhglşasdhgl.

cccc BEŞİKT4Ş cccc

Slam Dunk Contest: Javale McGee

Ne güzel bir smaçtı.

Pazartesi, Şubat 21, 2011

Nasıl Koyduk Beee!


Biz Anadolu çocuğuyuz. Q7'ye değil, Kartala bineriz.
Guti Guti pense, Q7'ye binse, arkadaşım Alex hepsine gömse asldghşlahjsdgşljaksldghasgd. Maç sonrası, beyni sadece futbola basan yurdum insanından inciler:)

Senelerdir diyorum, gs ve bjk birleşsin. Stadlarını üstüste koysunlar, taraftarlarını tek bayrakta toplasınlar, yönetimlerini, kadrolarını, personellerini birleştirsinler vs... Tek maçta 2'sine birden koyalım. Yoksa haaala yelloz karılar gibi konuşmaya, bebeler gibi ağlamaya devam edicekler. Tek maçta sussunlar. Asıl o diil de, NASIL KOYDUK?!?!?! lsakjdghşljsdhşlkjsdagşlkhasgladlgjhasdg. Bir de tüm sosyal paylaşım ve arkadaşlık sitelerinde, msn'de falan dün akşam 8 buçuktan beridir hiç beşiktaşlı göremiyorum :/ Ulan gs'ye koymaktan çok daha büyük bi keyif veriyo şu karaktersiz takıma koymak. Böyle bi delikanlıyız biz havaları, en büyük taraftar bizde palavraları, kendilerini büyük takım sanmalar, Q7 ve çetesi (asklghşlasdhgljahs bu nedir aaabi, bu nediiiirrrr?!?!?!:D)... Portekiz milli takımını da önümüze siyah beyaz formayla koysanız, onu bile sikeriz alimalla asldjghşjasdhglasdghadsg. O diil de NASIL KOYDUK LAN PİÇLER!!! slkfhşlsjlshlgjslgh. Çohkeyifliyim.

Bir de All-Star'da Batı koydu. Kobe de MVP oldu. Dün spor adına ne güzel bi gündü:)

Cumartesi, Şubat 19, 2011

Bugün!

Ulan evde tek başına geçen 4. gün sonunda anladım ki hayat çok tatsızlaşabiliyormuş. Sabah, dünden misafirim olan arkadaşı uğurlayınca farkettim ki evde konuşabilceğim kimse yok. Evden de çıkmaya üşenince sıkıntıdan yaptıklarımı sıralıyorum:
*Dünden asılmış olan çamaşırları toplamak + özenle katlamak
*Yemek yapmak (makarna, köfte ve patates kızartması)
*Bulaşık yıkamak
*Toz almak ama öncesinde toz bezlerinin kirli olduğunu farkedip onları yıkayıp temizlemek
*Salondaki çöpleri toparlamak, süpürmek vs...
Bir de farkettim ki cumartesi akşamları televizyonda izlenicek hiçbişi yokmuş lan. Allaaaaam bi daha beni bu kadar yalnız bırakmasın, yoksa kocaya kaçıcam bu gidişle amk:s Yarın beni bu yalnızlıktan kurtarıcak olan sevgili ev arkadaşım Çağatay'ın gelişi şerefine ve dün beni kaç günlük evde oturuyor oluşumdan kurtarıp dışarı çıkmamı sağlayan sevgili Semih'e kalbim kadar temiz bu blogta yer vererek onurlandırıyorum alfjhlşakjhskdjhaslkjfklasfd. Hadi allæmaned.

Ayaktakiler: Ex-Aşkım alsdgjaşlshdgşlahsdg, Ben, Sam, Çaça.

Perşembe, Şubat 17, 2011

Mutsuzluğun Resmi

Mutsuzluk işte budur. Kocaman otobüsün içinde şehirler arası seyahat yaparken denk gele gele bu direkten bozma duvarla, adı artık her neyse, manzaranın bölünmesidir. Şekilde de görüldüğü üzre önümdeki hatun ne kadar mutlu. Ben ise (arkadaki anlayabilceğiniz üzere) ne kadar mutsuzum :/

Pazartesi, Şubat 14, 2011

Human Body Art

Hep yarak kürek muhabbet yapmayın. Azcık sanatla ilgilenin amk. Bak bana, nasıl da entelim. Hem de hayvanseverim. Ohhşşş. Titreyerek severim.

Anti-Ergen

Bir daha ergen biriyle çıkma kararı alırsam, herkesten ricamdır, lütfen ağzımı yüzümü bi sikin de kendime geliyim. Bebek bakıcısına döndüm iyice.

Cumartesi, Şubat 12, 2011

Türkiye'de Görsellik

Şu linke tıklayıp satılan ürünü üzerinde sergiledikleri mankene (!) dikkat edelim lütfen. Bildiğin halısahaya çıkmaya hazırlanan Salih amca. Bir de soyunma odaları soğukmuş heralde ki nipple'lar baş vermiş asdlgjahslkjdghlaksjdhglaksdjhg.

Perşembe, Şubat 10, 2011

Buzdolabı Taşak Geçerse

Ara tatil amaçlı İst.da ebeveynlerimin yanındayım malum. Kendilerinin emektar buzdolabı artık "ben bittim hacu" der gibi sesler çıkartıyo. Böyle grindcore grubu vokali gibi. Hırrr'la Gooorr arası bi ses, tam tarif edemicem şimdi. Neyse, 2 gün önce aradılar servisi, aldı gitti dolabı eleman. Dün akşam saatlerinde geri geldi sevgili dolap. Motoruna 400 tl sıkışmış. Her ne kadar "ulan o paraya az daha koyun adam gibi, teknolojik buzdolabı alın. Reklamlarda bitane gördüm çocuk dağıtıyo buzdolabı topluyo, teknoloji çok gelişti artık" falan desem de dinletemedim, vazgeçiremedim. Neyse geldi işte dün, bugün sabah saatlerinde yine aynı ses çıkıyo amk. Konuşmaya çalışır gibi bi ses. Dedim "hacu hayırdır derdin ne?", "hıırrrr gorrr" yaptı anlamadım. Bizim dilimizden anlamıyo sanırım. Halbusi onca zamandır bizim evde, dilimizi öğrenmiş olması lazımdı. Dedim "olm neyse derdin anlat, içinde biriktirerek bi sonuca varamazsın" falan ama yok dinletemedim. Neyse tekrar aradık sabah servisi. Adam aşağıdan zile bastı 15 dk önce ve şaka gibi, buzdolabının sesi kesildi o anda O_o Adam da taşak geçiyoruz falan sandı, size öyle gelmiştir falan diyo. Ulan puşt, domalmışız parayı ne bize öyle gelcek. Bekledik falan konuşmaya başlasın tekrar diye, yok, dut yemiş bülbüle döndü. Adam da sıkıldı tabi haliyle ve gitti. Gideli 3-4 dk oldu ki tekrar konuşmaya başladı buzdolabımız ^^. Servisi tekrar aramaya tırsıyoruz. Öyle işte.

Bi de sol yanağımda uzun bi aradan sonra bi sivilce çıktı. Tam sivilce gibi değil, daha çok yeni bi yanak çıkıyo gibi. O son cipsi yemicektim.

Bi de, burda ciddileşiyorum öhm öhm, anladım ki karşımdaki insanı umursamak, iyi davranmak, düşünceli olmak falan bana göre değilmiş. En azından olmaya çabalamama rağmen kaybeden oldum. Bu bi işaret olmalı.

Çarşamba, Şubat 09, 2011

Ben Bir Malım

Yani tam olarak öyle demeyelim de, dikkatsizim de diyebiliriz. Nightmare On Elm Street'in 2010 yapımını arkadaştan aldıydım vakti zamanında. Bugün hadi açıp izleyeyim dedim. Gördüm ki altyazı yok klasörün içersinde. Videonun belirgin bi adı da yok Axxo, Diamond, Vision falan gibi gibi. Neyse 23 fps'lik, tek cd'lik bulduğum herşeyi indirdim. Buraya kadar herşey normal. Açtım filmi, diyalog geçen bi bölüm buldum. Tek tek deniyorum. 2-3 tane denedim baktım senkron tutmuyo. Bir diğerini denedim ve tuttu. Sonra bişey farkettim. Film Türkçe dublajmış amına koyim. "Bayan! Bayan!" diye seslenen adamın altyazısında "Hanımefendi! Hanımefendi!" yazdığını görünce derin bi oh çekerek doğru altyazıyı bulduğumu sanıp sevinmiştim. Kendimden tiksindim amk. Neyse, sonra "eeehh Türkçe dublaj izlemem ben" diyip sildim filmi. Bu kadar. Hadi gömüşürüz.

Pazartesi, Şubat 07, 2011

Veletler

Siz siz olun, sakın 6 yaş altı veletler popülasyonun anasını sikmişse bir otobüs içersindeki, o otobüse binmeyin. Hele o otobüs, açılış yapan bir mağazanın önünden geçiyorsa ve bu mağaza açılış için devasa Bugs Bunny, Donald Duck balonları dikmiş, 5-10 tane palyaço tutmuşsa otobüsten koşarak uzaklaşın. Ağzına sıçtığım veletleri bi cıvıldaşmayla şöförün beynini ele geçirdiler. Dakikalarca o mağazanın önünde durduk gönülleri olsun diye. Palyaçoların otobüsü sarıp şaklabanlık yapması da cabası. Veletler bu özel yetenekleriyle dünyayı ele geçirip heryeri açılış yapan dükkanlarla doldurursa şaşırmam! Uçan spagetti canavarı bizleri veletlerin şerrinden korusun. RAmen.

Cuma, Şubat 04, 2011

Burak

Evet bu başlıkta adımı inceliyoruz. Henüz ben daha portakalda vitaminken ebeveynlerim Burak/Murat arasında kalmışlar. Valhasıl, sonuç olarak Burak'ta karar kılmışlar. Bir de göbek adım var, onu açıklamıcam, zira sürekli aynı espriye maruz kalmaktayım, ufaktan darlandım. Neyse, Burak isminin kelime anlamı, Muhammed'in Miraç gecesinde tanrı huzuruna çıkarken kullandığı/bindiği binit. Yani kısacası Muhammed bana binmiş hacu. Acı ama gerçek.

Burak ismi, pek umrumda olmamakla beraber artık bir Ali, bir Ahmet, Mehmet, Hasan (Ayşe'ler de yiyebilir!) kadar "banal" diye tabir ettiğimiz, yaygınlığa ulaşmış durumda. 80'lerin sonu, 90'ların başında doğmuş yaşam formlarında özellikle bu sıklığa rastlıyoruz. Her 3 çocuktan 8'inin adı Burak. Bu noktadaki tek sıkıntım ilkokul, ortaokul, arkadaş çevresi vs her ortamda hep bir adaşım oldu. Bu da haliyle bir Burak'a seslenildiğinde, diğerinin de sazanlık yapmasına sebep verdi. Hele sazanlığı ben yaptıysam, animelerdeki gibi şakaklarımdan kayan su damlasının aşağı doğru süzüldüğünü hissetmişimdir.

Burak ismi sıkça Murat ismiyle karıştırılır. Adı Burak olmayan bilmez bu durumu. Lakin, özellikle 40+ yaş kesim ismini sorduğunda, her defasında "hee, Murat" denmesi size gereksiz bir nefes harcamasını takriben açıklama gereği hissettirmektedir. Son zamanlarda bu karışıklığın gittikçe azaldığını gözlemlediğimi söyleyebilirim, allaaa şükür.

Ünlü Burak'lar: Burak Kut, Burak Hakkı, Burak Özçivit, Burak Gürpınar, Burak Yeter, Burak Erdoğan, Nil Burak, Burak Bora Anadolu Lisesi.

Kendimde şöyle bi durum söz konusu. İsmimi ne zaman arka arkaya tekrarlasam, Alman pornosundaymışım gibi hissediyorum kendimi. Bence Alman ismi olmalıymış, yanlış olmuş.

Bazı isimlerdeki kısaltmaların hoş durması durumu, Burak ismi için geçerli değildir. Buroş, Burki, Burti vb kullanım çeşitleri mevcut olmakla birlikte, ismimin o güzel fonetiğini bozmakta olduğu kanısındayım. Bir avantajı, BooRock gibi fonetiğin ingilizce yansımasında sıkıntı yaşanmamaktadır. Hele rockçıysanız, teenage dönemlerinizde bu muhtemelen hoşunuza bile gidecektir. Benim gitmişti. Bir dönem mail adresim boorock'lı bişeydi, tam adresi unuttum, zaten size ne tam adresten amk. Neyse bu kadar işte, ilerde çoluk çocuk, torun torba sahibi olursanız, adını Burak koymak isterseniz bunları göz önünde bulundurun. Hadi gömüşürüz, allæmaned.

Çarşamba, Şubat 02, 2011

Şey


* Bir insan nasıl Belçika'da doğup İngiliz-Hollandalı olabilir? Bkz. Audrey Hepburn'ün Türkçe Wikipedia sayfası.

* Son günlerde herkes ne atarlı giderli ulan ya. Yeni bir cool'luk anlayışı mıdır nedir? Kimle konuşsam atarlanıyo. Benim yediğim pekmez, gittiğim antep, duvarda resmim, alemde ismim var reyis. Gelemem öyle atarlara giderlere, sikerim ağzınızı yüzünüzü alla korusun.


* Ulan şu Black Swan filminin yönetmeni Darren'mış. O kadar blogta, şurda burda yazı eleştiri okudum, biriniz akıl edip yönetmenini söylese giderdim. Çok yavşaksınız.

* Az önce aklıma geldi, metalci olduğum dönemlerde, Türkiye çıkışlı, dünyanın en sikko grubu adayım Cenotaph'tı. Janrıları da şu: Ultra Brutal Gore Death Grind Metal. Heeey yavrum bee, yürrrüüü! Ayrıca o vokaller her zaman bana hava kaçıran muslukları hatırlatmıştır. Kafa sikmek isteyenler buyursun: http://www.ufizy.com/#F4tGhf4vhlg/r/!/

* Dizi izleyemememe (memememememeamgötsik) rağmen dün hayatımda ilk defa Cnbc-e dergisi satın aldım. Tek nedeni, How I Met Your Mother dizisindeki Barney'nin "Kanka Kanunu" adlı kitabının ücretsiz verilmesi. Dahası, kitap okuyamamama (mamamama ma baker!) rağmen, kocaman puntolarla yazılmış olan bu kitabı bi oturuşta bitirdim. Sanırım 39875296379234235 defa daha okuyacağım. Siz de okuyun dicem ama siz diye kastettiklerim erkekler. "Straight" erkekler! Onlar da 2-3 tane sanırım zaten. Soyumuz tükeniyo amınsikem.

* Msn'ime bişeyler oluyo amk. Durduk yerde oturum kapatıyo, durumumu değiştiriyo, avatarımı siliyo falan. Yakında benim yerime insanlarla da kendisi konuşcak sanırım :/

* Defne Joy Foster yattara. RIP.

* Her yer Barış Manço'ydu dün amk. Ne seviyomuşunuz lan:s Alttaki şu fotoyu da profil fotonuz yapmayın ulan yaa, Barış Manço'yu mu yoksa Frank Zappa'yı mı anıyosunuz belli değil.

Salı, Şubat 01, 2011

Bluetooth'la Avlanmaca

Bugün otobüste başıma gelen olay. Müzik dinlerken, kulaklığım kablosuz/bluetooth üzerinden bağlanıyo olmasından ötürü sürekli telefonumun bluetooth'u açık oluyor. Bugün otobüste müzik dinlerken de öyleydi. Sonra bi yanıp sönmeye başladı telefon. Sevdiceğimden mesaj geldi heralde dedim, ulan mesaj gelse titrerdi diye de düşünmeden edemedim. Gördüm ki mesaj değilmiş, biri bluetooth'tan telefonuma bağlanmaya çalışıyo. Ve telefonunuza bağlanmaya çalışan bir diğer telefonu bir isimle görürsünüz ya, işte o isim şu: 0537447 7408. Oooha amına koim ya. Bakındım etrafa 3 tane fırlama apaçiden başka telefonla oynaşan zevzek görmedim. Heralde onlardı. Zira bi yandan, aralarından bitanesi de etrafı kesiyodu sürekli. Heralde "Mag" ismi kimin telefonuna ait diye aranıyordu. Muhtemelen benim kulaklığa da yavşamışlardır:D Bluetooth'lu telefonlar ilk çıktığı zamanlarda böyle tanışmaya çalışan abazalar duyardım, toplu taşıma araçlarında açık bluetooth arayan, am peşindeki zavallı abilerimizi. Canlı canlı ilk defa şahit oldum. Reddedip üstüne de blokladım ama sonradan pişman oldum. Keşke konuşsaydım. En azından bi "yarak var yen mi?" diyebilseydim. Hoş, ibneyse pek hoşnut olmayacağım bir cevapla geri dönebilirdi. Neyse, iyi ki kapamışım. Da ulan yıl ikibinonbir, hala toplu taşımada bluetooth'la sosyal ağ kurmaya çalışanlar var. Tebrik.