Pazar, Eylül 12, 2010

Dünya Basketbol Şampiyonası

Dün geceki büyük zaferimizden sonra bu yazıyı yazmaya karar verdim sevgili okuyucu. Öncelikle takımımızı bu başarısından dolayı kutluyorum. Umarım -pek ümitli olmasam da- ABD'yi de geçer şampiyonluğa ulaşırız. Zaten böyle bir şampiyonada da bu başarıyı elde edemezsek, bir daha zor. Böyle bir şampiyona derken?

Arjantin'de o topraklardan çıkmış en iyi oyuncu Manu Ginobili yok. İspanya'da süperstar Pau Gasol ve çakma yıldız Jose Calderon eksik. ABD'ye hiç girmiyorum. Litvanya yakın tarihin en kötü kadrosuyla geldi, kemik kadrosundan 4-5 isim eksiğiyle... Fransa'da Tony Parker ve Joakim Noah, Almanya'da Dirk Nowitzki, Brezilya'da Nene, Avustralya'da Andrew Bogut, Çin'de Yao Ming, Rusya'da Andre Kirilenko, Kanada'da Steve Nash, Fildişi'nde Didier Drogba (Ne var lan? Sırıtır mıydı gelenlerin arasında olsa? Kesin taş gibi de oynardı!) gelmedi ya da gelemedi. Yani kısacası hemen her iyi takımın yıldızı yok kadrolarında. Bu da işlerimizi kolaylaştırdı tabii ki. Birkaç isim dışında her biri 25-30 sayı atabilecek potansiyelde isimler. Dahası bu adamlar hücumun sıkıştığı anlarda top kullanabilecek, kritik/el yakan toplarda diğerlerine göre daha rahat hücum edebilecek, atacakları sayının yanında ribaund ve asistleriyle büyük katkı sağlayabilecek ve en önemli takımlarına önderlik edecek isimlerdi. Hepsi eksik... Bizde de Mehmet Okur eksik fakat savunmaya dayalı olan oyunumuzu ancak sekteye uğratırdı, sıfır olan defansıyla... En büyük avantajımız ise seyirci! Malum şampiyona evimizde yapılıyor, seyircinin desteği yadsınamaz, ki özellikle Ankara'da oynadığımız grup maçlarında olağanüstü destek vardı. İstanbul'daki eleme maçlarında da tabii ki destek devam etti. Tribünlerdeki seyirciyi ayrıca alkışlamak gerekir.

Dün geceki Sırbistan maçına kadar tüm takımları eze eze geldik. Öyle ki, Rusya, Slovenya gibi takımların diğer maçlarını izlemeyenler "amaaan tırtmış" diyebildi. Halbusi durum şu, biz ezdik arkadaşım. Özellikle Slovenya takır takır oynadı valla, taa ki bizim maçımıza kadar. Böyle savunma, öyle yüzdeyle adamlar manyak oldu tabi. Aslında hiçbir maçta kaybederiz korkusu yaşamadım. Bu kadar üstün bir oyunla fark atacağımızı tahmin etmemiştim Slovenya maçında ama diğer maçlar için koyarız farkı diyordum zaten. Sırbistan maçından önce çekişmeli geçer dedim. O da tuttu. Takım 10 sayı gerideyken alırız maçı dedim, tuttu. Takıma güvenim tam olmasının dışında bir de bizim takımın kimyasını iyi bellemişim sanırım. Sonuç olarak, finaldeyiz. Dış etkenleri (eksik takımlar, ev sahipliği) bir yana bırakırsak, buraya gelmeyi sonuna kadar hak ettik. ABD'ye karşı ne yaparız bilemiyorum. Büyük ihtimalle yeniliriz gibime geliyor ama 2.lik ABD'nin (kadrosu eksik de olsa) katıldığı bir şampiyonada iyi bir derecedir. Tebrikler 12 Dev Adam!

Dipnot: Kerem Tunçeri ve Bjk'li Nihat Kahveci benzemiyolar mı lan?!
Dipnot II: Semih Erden'in saçlar ayyyynı Berna Laçin!

2 yorum:

  1. Şu an 13 sayı gerideler ama yüreğim İspanya diyor.

    Akşam ise herkes gibi...

    Dipnot 1' ecvp: evet...

    YanıtlaSil
  2. Malesef, Arjantin -yine şaşırmadım tahminimde- aldı efenim. Dipnot 1'e katıldığına çok sevindim, zira kimseyi inandıramıyorum ama resmen kardeşler benim gözümde! Akşama gelince, umarım fark yemeyiz, zira savunmada aksarsak belli bir bölümden sonrasında yayın xhamster, youjizz gibi sitelerden devam edebilir :D

    YanıtlaSil